7 Kasım 2012 Çarşamba

Onu tanıdığımda...


ONU TANIDIĞIMDA…

Onu tanıdığımda kafası çok karışıktı.
Onu tanıdığımda filikaları batmış gibiydi.
Onu tanıdığımda elleri birer cesetti.

Hemen hiç konuşmazdı.
Dudaklarıyla oynar, sözcükler türetmeye çalışırdım.
Gecenin dümeniyle oynar kayalara bindirirdim.
Kuşların gagalarıyla oynar kıvılcımlar çaktırırdım.
Onu tanıdığımda avuçları bu kadar aydınlık değildi.

Onunla ben bir kez içki içmedim.
Onunla ben bir dağı kaldırıp altına bakmadım.
Onunla ben boyaları karıştırıp olmayan bir rengi aramadım.

Onu sarstığımda öfkelenmezdi.
Ona vurduğumda tanrı bir şey demezdi.

Ben ona hiç armağan almadım.
Ben ağaçlara hiç yaprak armağan etmedim.
Ben denize hiç mürekkep balıkları armağan...

Onu tanıdığımda etinden bir tay yontuyordu sadece.
Şimdi ise yavaş yavaş ben yontacağım onu - kendini unuttukça beni de unutacağını varsaymıştı sadece...

Hiç yorum yok: