22 Mart 2009 Pazar

Sana...

Yokluğunun farkına vararak , hiçliğini mutlulukla özümse. Sona yaklaştığımda haklı olduğunu bilmenin verdiği sıkıntıyla baş etmeye çalışırken , seni geçmişe gömmenin verdiği hazzı yaşamaktayım. İsmini yırtılmış takvim yapraklarına yazdım… Üzerinde dualar yazsa da, günah olduğunu bile bile, seve seve attım çöpe… Ve bil istedim. Artık yok oldun, var olmayacaksın da ve olamazsın da. Ben bir kayıp olarak gördüm yaşananları, zaten üç beş mevsimlik hayat dediğimiz yolculukta yapılan her şey yanlıştı . Belki en baştan yanlıştık birbirimize. İnsanlarla ilişkinin karakteri bozduğunu kanıtlarcasına yaşattın bana her şeyi, en başta kendi karakterini bozdun ve kokuşmuşluğunla zehirledin beni. Ben hep masumdum oysa ki, maskelerim yoktu yanında, kabullenişin ilahi gücünü yaşıyordum içimde, her şey sütliman…

Geriye birkaç on saat kalıverdi, hafızalardan silinesi. Ben farklı limanlara yelken açtım, daha sıcak, daha sığınılası, daha benden… Yanlış, hata, kaybediş, var edemeyiş acı veren her neyse, yaraları sarıldı artık. Ve sadece bil istedim, sandığın kadar acınası olmadığımı…

Ve yazıktır ki, tüm bunları görebilmem için gidişini bahane kıldın kendine…

Tekrar teşekkürler, kendini çok sevdirmeden gidiverdiğin için…

Hiç yorum yok: