7 Ağustos 2017 Pazartesi

Alexis ya da beyhude mücadelenin sonu...

Istırap tektir. Tıpkı zevkten söz ettiğimiz gibi ıstıraptan da söz ederiz; ama ancak bizi hükümleri altına almadıkları, artık hükümleri altına alamadıkları zaman. İçimize her girdiklerinde bizde yeni bir duygunun şaşkınlığını yaratırlar ve onları unutmuş olduğumuzu kabul etmemiz gerekir. Yenidirler, çünkü biz de öyleyizdir: her seferinde onlara, hayatın az çok değiştirdiği bir ruh ve bir vücut veririz. Ama yine de ıstırap tektir. Istırap gibi zevkin de her zaman aynı olan birkaç biçimini tanıyacağız yalnızca, ve bunların tutsağıyız. Bunu açıklamak lazım: Sanırım ruhumuzun sınırlı bir klavyesi var, ve hayat ne yaparsa yapsın, ondan iki üç zavallı notadan fazlasını çıkaramıyor. Kimi akşamların korkunç yavanlığını hatırlıyorum, insanın olaylara kendini onlara bırakmak istercesine tutunduğu akşamları; müzik konusundaki aşırı­lıklarımı, belki de arzuyu başka bir nitel iğe oturtmaktan başka bir şey olmayan marazi ahlaki kusursuzluk ihtiyacımı. Kimi gözyaş­larını hatırlıyorum, ortada gerçekten ağlanacak bir şey yokken dökülen gözyaşlarını; acıya ilişkin bütün deneyimlerimin yaşadığım ilk acının içinde bulunduğunu anlıyorum. Daha fazla ıstırap çekebildim, yine de başka türlü ıstırap çekmedim; hem, ıstırap çektiğimiz her seferinde daha fazla ıstırap çektiğimizi sanırız. Fakat acı bize sebebine dair hiçbir şey öğretmez...

Art niyetim yoktu; olabildiğince az düşünüyordum. Kendimi tamamiyle çalışmaya verdiğim için çok sevindiğimi biraz da alayla hatırlıyorum. Uyuşukluk halinden rahatsız olmayan, ama en ufak bir harekette ürperip titreyebileceği için kımıldamaktan korkan bir hummalı gibiydim. Sükûnet dediğim buydu. Olacaklara çok yakınken, içinde uykuya dalınan bu sükûnetten korkmak gerektiğini sonradan anladım. Rahat, sakin olduğumuzu sanırız, belki de, bizden habersiz, içimizde bir şeye çoktan karar verildiği için.

Hayatım boyunca arzuyu ve korkuyu birbirine karıştırmıştım; artık ne birini ne de ötekini hissediyordum. Mutlu olduğumu söylemiyorum: mutluluğa pek alışkın değildim; sadece, bu denli az altüst oluşum karşısında serseme dönmüştüm. Her mutluluk bir masumiyettir. Sizi gücendirmek pahasına, daima zavallı görünen bu kelimeyi tekrarlamak gerek, zira hiçbir şey sefaletimizi mutluluğun öneminden daha iyi kanıtlamaz...

Hiç yorum yok: