12 Ağustos 2011 Cuma

Love issues, Borderline issues!




- Hava çok sıcak.
- Ben korkuyorum. Neden korkuyorum ki?
- Off çok terliyorum...

O hep terledi, o da hep korktu. Herşey nasıl başladıysa öyle devam etti. Tek düzlemde evrenlerindeki tek sorgulamaları hep ilişkileri oldu. Aslında bu gözükaralığı ikisi de bile bile onaylamıştı. Oysa ki hayatın gidişatına bakıldığında öğrenilmişliklerin oyununda elde kalan tek kart hoşçakal ya da merhaba oluyordu. Herşeyi düşününce daha da fazla kafası karışıyor maşukun. İnsanın düşebileceği en alt sınır zihninin ulaşabileceği en üst nokta kadar uzakta. Sorgulamalarla dolu bir hayatın içinde her defasında büyük bir problemi örtbas etmek için küçük problemlerle masayı donattıklarının farkına varamadık çoğu zaman. Kimin kalbi doydu, kim hâlâ aç ya da kim artık yemek yemeyi unuttu bilinmez ama her defasında ölmeden önce hatırlanacaklar listesinde hafızanın bir yerlerine kazındı olan biten. Aslında hep hatırlıyor insan, herşeyi... Ama söz konusu seven insan olduğunda her biri farklı kalınlıklarda ve renklerde prezervatifler gibi. İnsan ruhu bu... Yüzyıllardır anlamaya çalışıyor düşünürler. Bazen bir çöp poşeti gibi. Bakıldığında minik ama içini açınca kocaman. Bazen bir balon gibi - bir noktadan sonra patlıyor. Bazen de bir sakız gibi - balonu patladığında kalbine yapışıyor.

Seviyorum, öyleyse hayattayım. Bu nedenle basıp gitmeden önce aslında ruhumu ne kadar da öldürebileceğinin farkına varmalısın sevgilim. Ben hiç yorulmadım - her gün yeniden başlıyorum - hastalıklı sevdalar klişesinin sevgi fetişisti olarak... Huşu içinde bir zevkle izliyorum flu hayatı. Nesnelerin anlamsızlığı içinde beden denen nesneye taparak atıyorum kahkahalarımı. Hayatı belirleyen şey ne? Beni belirleyen sıfat ne? Özne nerede? Nesne neden yok? Peki ya zaman?

Bu sorulara verilecek bir cevap da yok. Aslında milyonlarca insan soruyu bile sormuyor. Muhtemelen Tanrı'nın bir eğlencesi aşk denen şey. Bir gün yüzyüze gelirsek senariste anlatacağım - iyi bir oyun ortaya çıkartamadığını. Yönetmen olarak iyi oyuncular seçemediğime gelirsek - o öyle bir konu ki zaten tek suçlusu da belli; Love issues, Borderline issues ! 

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Today is good poorly, isn't it?

Adsız dedi ki...

Borderline'ın karısından:böyle bir adamı nasıl sevdim bilmiyorum, böyle olduğunu bilmiyordum ama o bu yüzden hiç acı çekmemiş olsa da , ona acı veren tek şey egosu olsa da ben ve kızım iliklerimize kadar tattık onun acısını. Ahmak, öyle çok sevildin ki... Bunu fark edememek için dünyanın en büyük ahmağı olmak gerekirdi. Hoşçakal, senin aksine benim duygularım bir daha yeşermemek üzere öldü.