21 Aralık 2008 Pazar

Beyaz Melekten Borderline'a...

Bileklerinin ana caddelerinde hayatı sorgularken hep bir adreste kayboluyor hantal bedenin. Birazdan eğilip öperim sanma seni, ayak parmaklarımın ucuna basarak seni öpmeliyim, senin boynun uzun, ellerin uzun, öpüşün uzun... Geceleri camdan bakarken yağan yağmur altındaki far ışıklarına bakışın uzun... Onlar cüce, sen dev değilsin! Kendi hikayende ne olursun sakın geriye dönme. Sen dönersen ya da gidersen bir yerden bir yere, arkanda farelerinde olur çalan kavalının ezgisinde.

Sen bunları annene anlatamazsın, O çözmez içinde bıraktığın cinayetin izlerini, ancak sen iyi edebilirsin çözülen pamukların iğdiş edilmiş yiğmelerini.

Sen bambaşka bir masala, başka bir deftere aitsin. Ellerini aslında hiç çıkarmadan kasvet dolu paltonun ceplerinden "istiklâl" denilen bir cadde de ağır ağır acılarını "taksim" etmektesin...

Hiç yorum yok: